Televizyonlar
Hayatta hepinizin önem verdiği, zamanınızın büyük bir kısmını harcadığı faaliyetler vardır. Bu faaliyetler, vaktinizin önemli bir kısmını alır ve zamanla alışkanlıklara dönüşür. Hayatta başarılı olmak istiyorsanız, doğru alışkanlıklar kazanmanız gerekir. Sizin için neyin ne kadar önemli olduğunu bilmek istiyorsanız, günlük yaşamınızda vaktinizi nelere harcadığınıza bakın. Alışkanlıklarınız ne ise sizde “o”sunuz.
Peki sizin alışkanlıklarınız neler? Kitap okumak mı? Yoksa bilgisayar oyunları mı ya da televizyon izlemek mi sizin alışkanlığınız? İşte geçmiş yıllarda öğrencilerin televizyonla ilgili karşılaştığı sorunlardan bazıları:
• Televizyonu seyretmeye başladıktan sonra başından kalkamıyorum. Tam kapatırken diğer kanallara bir bakayım diyorum. Güzel bir filme, belgesele veya diziye denk geliyorum. Bir daha da bırakamıyorum. Ne yapmalıyım?
Her şeyden önce bulunduğunuz yaş dönemi alışkanlıklarınızın (kitap okuma, ders çalışma, düzenli uyku vb.) yeni yeni oluştuğu bir dönem. Hayata adımlarınızı yeni yeni atmaya başladınız. Bunun için bir işe karar verirken, o kararı hemen uygulamada zorlanabilirsiniz.
Bir şeyi yapmaya karar mı verdiniz, o işte ısrar edin ve zorlandığınız zaman sabredin. Televizyonu açmadan önce, hangi programa bakacağınıza karar vermiş olmanız gerekir. Evinize gelen günlük gazetede, hangi saatte hangi programın olacağı yazılıdır. Belirlediğiniz saatte televizyonu açın ve program bittiği zaman kapatın “Zaplama” kesinlikle yapmayın. 1 saat tek başına kalmaya karar vermişseniz, daha fazla oturmayın. Sadece TV izlemek için öylesine televizyon başına oturduysanız rüzgârda bir oraya bir buraya savrulan yapraktan farkınız kalmamış demektir. Bu konuda ısrarlı olun ve iradenizi ortaya koyun. Alışkanlıklar ancak böyle oluşur. Buna televizyonu az seyredebilme alışkanlığı da diyebiliriz.
• Öğretmenim, ben televizyonu her zaman seyretmiyorum. Sevdiğim programlar olunca açıp seyrediyorum, yoksa televizyonu kapatıyorum. Ama annem-babam televizyon karşısında oturmamı istemiyorlar. Ne yapmalıyım?
Anne-babanızla anlaşmalı olarak yapacağınız bir ders programı ile bu sorun çözülebilir. Uygulayabileceğiniz bir ders programını öğretmeninizle paylaşın. Öneri ve görüşlerini alın. Sonra anne ve babanıza ders programındaki saatlerde ders çalışacağınızı, o saatler dışında farklı faaliyetler (yürüyüş yapma, spor yapma, kitap okuma, ev işlerine yardım etme, müzik aleti çalma, TV seyretme vb.) yapacağınızı söyleyin ve bu konuda anlaşmaya çalışın. Anlaşma yapıldıktan sonra anne-babanız her zaman ders çalışmanızı istiyorsa, ders programını hatırlatın. Ama şunu da unutmayın; programdaki her dinlenme saatine TV seyretme hakkım var, bana karışamazlar gibi bir davranışa yönelmek yanlış olur, Anne babanız sadece ders çalışma saatlerinde size “ders çalış” diyebilirler, bunun dışında diyemezler. Anlaşmanıza yukarıdaki maddeyi eklemezseniz, anne babanıza ders programını kabul ettirmekte zorlanabilirsiniz.
• Neden TV zararlı bir şeymiş gibi çevremizdekiler bizi televizyon seyretmekten vazgeçirmeye çalışıyorlar? Ben televizyondan çok şey öğreniyorum ve dinlenmek için televizyon seyrediyorum.
Hayatta her şey dengeli yapıldığı zaman yarar sağlar. Yukarıda da değindiğimiz gibi neyi ne zaman seyredeceğinizi biliyorsanız, dengeli bir şekilde TV izliyorsunuz demektir. Şunu da unutmamak gerekir; TV bir “dinlenme aracı” değil “eğlence aracıdır.” Televizyonda seyrettiğiniz görüntüler aslında film karelerinden oluşmuş resimlerdir. Dakikada kaç tane resme baktığınızı düşünün ve bu sayıyı 60 ile çarpıp sonra saate çevirin. Bu kadar yoğun bir şekilde beyne gönderilen iletiler, ister istemez beyni ve gözleri yorar. Hatta uzmanlar şöyle bir tavsiyede bulunurlar; ders çalışmaya ara verdiğinizde TV seyretmişseniz, ders çalışmaya başlamadan 15 dk. önce TV’yi kapatın ve gözlerinizi kapatarak 15dk. boyunca gözlerinizi ve zihninizi dinlendirin. Böylece derse dinlenerek başlamış olursunuz.
Anne babanızda sizin planlı, programlı ve dengeli olarak ders çalışmaya başladığınızı gördükten sonra artık sizi TV seyretmekten vazgeçirmeye çalışmayacaktır.
• Televizyon karşısında uzanarak ders çalışabiliyorum ve dersi anlayabiliyorum ama annem “böyle ders mi çalışılır” gibi şeyler söyleyerek moralimi bozuyor. Moralim bozulunca da anneme kızıp ders çalışmayı bırakıyorum. İnadına TV seyrediyorum haksız mıyım?
İnsan ders çalışırken uzandığı zaman ister istemez gevşer ve bu gevşemede kişiyi rahatlatır. Hele hele yumuşak bir yere uzandığınız zaman, 15 dk.’ya kalmaz içinizden uyumak isteği gelir. Bu durum çok yumuşak koltuklarda oturduğunuz zaman da olur. Tavsiyemiz dersi, masa başında çalışmanız yönündedir. Masa başında bir saat (sonra iki saate) çıkarabilirsiniz. Ders çalışarak gerçek sınavda da sıkılmadan sırada oturmaya alışmış olursunuz.
İnsan beyni aynı anda iki şeye dikkatini yoğunlaştıramaz. TV seyrederken aynı anda ders çalışıyorsanız, kapasitenizi verimli kullanmıyorsunuz demektir. Tüm konsantrenizi derse vermek yerine kulağınız TV’de gözünüz derste, dersten tam anlamıyla verim alamazsınız. Bundan sonra sloganınız şu olsun: Ders zamanı ders, dinlenme zamanı dinlenme.
• Televizyondaki programları izlemek içimden gelmese de, yarın okulda arkadaşlarım aralarında (dizi, film, maç vb.) konuşurken bende yabancı kalmayayım diye seyrediyorum. Başka ne yapabilirim ki?
Başka çok şey yapabilirsiniz Bir öğrenci satranç oynamayı çok seviyordu, sonra okulda satranç kulübüne üye olup, okullar arası satranç turnuvalarına katıldı ve İstanbul 1.si oldu. Satranca hobi olarak başladığı zaman, çevresindeki arkadaşları televizyon seyrediyordu ve her gün aralarında izledikleri dizileri konuşuyorlardı. Arkadaşları diziden bahsederken öğrenci, satranç oynamanın yararlarından bahsediyordu. Başta arkadaşları “Bırak bu işleri, Polat dün dizide ne yaptı biliyor musun”? Diyerek öğrencimin sözünü kesiyor ve dalga geçiyorlardı. Fakat öğrencim “Madem benimle dalga geçiyorlar, bu hafta o diziyi ben de seyredeceğim” demedi. Tam tersine arkadaşlarıyla hep satranç ile ilgili konuştu, kendini geliştirip yarışmalarda ödül almaya başladıktan sonra diğer arkadaşları da öğrencime özendi ve şimdi onlarda satranç öğrenmek istiyor.
Hayatınızda öyle güzel ve yararlı alışkanlıklarınız (el becerisi, müzik aleti çalma, belli bir sporda kendini geliştirme vb.) olsun ki çevrenizdeki arkadaşlarınız da size özensin ve sizin gibi olmaya çalışsın.
Trende vagon değil de lokomotif olmaya çalıştığınız sürece, siz arkadaşlarınıza değil, arkadaşlarınız size özenecek ve böylece kendinizi TV izlemek zorunda hissetmeyeceksiniz.